“Ben, bir başkasıdır.” ya da “Başkası, benim bir yansımamdır.” der, Arthur Rimbaud. Böylece, biz insanların benliğimizi bir ötekiyle kurduğumuz ilişkiler üzerinden tahlil etme, anlamaya çalışma ve yorumlama eğilimimize vurgu yapar.
Yaşamı boyunca, karşılaştığı tüm zorlayıcı hayat deneyimlerinde insanın hep merak ettiği, bazen arama cesareti gösterdiği ancak günün sonunda bulmaktan çekindiği gerçek yine kendisi oluyor. Bu olağan döngüde kişi kendisini zaman zaman dirençsiz hissedebilir ya da zorluklarla baş etmede kullanacağı kaynaklarına ulaşma arzusunu kendinde bulamayabilir. İnsanlar, bu istencini yeniden kazanmak ve sahip olduğu kaynakları çeşitlendirebilmek için psikolojik desteğe ihtiyaç duyabilir. Tam bu noktada; bireye özgü, bireyin kendi hayat dinamikleriyle şekillenen bir psikoterapi yolculuğu başlar. Bu değerli yolculuğa eşlik edebilmek dileğiyle…